Lao Tzu’nun “Yapmaya giden yol, olmaktan geçer” sözünde ifade edildiği gibi kişinin eyleminin niteliği bilinci ve anlayışına göre değişir.

Her insan eylem içindedir. Ancak olmadan, yani bir anlamda belli bir ‘bilinçli farkındalık’ düzeyine ulaşmadan yapılan eylemler daha çok tepkisel düzeyde kalabiliyor. Bu durumda eylemin etkisi ve sürdürülebilirliği de kısıtlı bir alanda kalıyor. 

İnsanın içinde bulunduğu duruma verdiği tepkiler, sergilediği davranışlar ve yaptığı eylemler kişinin bilincinin birer yansımasıdır. Kişinin farkındalık düzeyi ne kadar gelişirse (veya genişleyip derinleşirse) eylem niteliği de bir o kadar gelişir (veya genişleyip derinleşir). Gerçek kendini (ya da kendindeki gerçeği) tanıyan, bilen bireyler daha yaratıcı, daha etkili ve bir o kadar dingin eylemler içinde olurlar. Bu tür eylemleri daha kapsayıcı ve zamanı aşan bir nitelik kazanır.

Kendini tanıma ve gerçekleştirme yolculuğunda olan bireylerin toplumsal gelişime olan katkıları, yolculuklarındaki ilerleyişleri oranında olur. Dolayısıyla durumlara yönelik geliştirdiğimiz bakış açımız (perspektifimiz) ve doğal olarak bu yönde ürettiğimiz çözüm önerilerimiz de bu ilerleyişle doğru orantılı olur.

Bu yaklaşımı buzdağı metaforuyla‘ (buzdağı benzetmesiyle) anlatmak mümkündür. Buzdağının su üstünde görünen kısmı toplam buzdağının 1/9’idir. Buzdağının görünen kısmı; olayların belirtilerine’ ve olaylara verilen ‘tepkilere’ karşılık gelirken, asıl keşfedilmesi ve anlaşılması gereken yer ise daha derinde, genellikle görünmeyen ve anlaşılmayan alandadır.

Nitekim görünen kısımdan daha derine inildikçe, yüzeydeki belirtilerin, davranışların kökeninde yatan temel unsurların; ‘duygu, düşünce, kabuller, inançlar, değerler ve kimlikler ile asıl bunların tamamını sürekli besleyen ‘hayata verdiğimiz anlamda‘ saklı olduğunu keşfederiz. İnsan bilincinin gelişimi; öğrendiği bilgileri, yaşadığı deneyimleri ve gözlemlerini her an sorgulayabilme ve derin düşünebilme yetisi ve esnekliğiyle doğrudan ilgilidir.

Bilgelik Güneşi Derneği ve İnsanlık Güneşi Vakfı olarak; ‘bireysel gelişim‘, ‘toplumsal gelişim‘ konularına ve bir bütün olarak yaşama, daha geniş bir açıdan bakma, görme ve anlama çabası içinde olmayı kendimize ilke edindik.

Bu nedenledir ki; olma ve yapma dengesini dikkate alıyor, fikir üretirken ve projeleri hayata geçirirken derin yapıdan hareketle eyleme geçirme’ ilkesine özen gösteriyoruz. Dolayısıyla, düşünce, davranış ve eylemlerimizde akıl ve gönül dengesinin, ‘bütünlük bilinci ve anlayışının‘ ve ‘aşkınlıkla birlikte kapsayıcılığın‘ öneminin farkındayız.

Eylemleri gerçekleştirirken ve çözümler üretirken tüm yaşamı ‘bütün’den hareketle ve bir bütün olarak‘ algılamaya, tepki değil yanıt vermeye, bu günün çözümlerinin, gelecekte ve/veya başka bir anlayış/inanç boyutunda sorun olabileceğinin de farkındalığıyla daha kapsayıcı ve aydınlatıcı olma çabası içindeyiz.

Bu yüzden temel sloganımız şudur;
Biz sürekli öğrenen, öğrendikçe paylaşan ve paylaştıkça gelişen bir ‘Öğrenen Organizasyon’ kültürünü benimsiyoruz.”

Bu yaklaşımı sürdürülebilir ve paylaşılabilir bir ‘Kurumsal Kültür‘e dönüştürme niyeti ve çabası içindeyiz. 

Yorum yazabilirsiniz

Yazar hakkında: İnsanlık Güneşi VAKFI

İnsanlık Güneşi VAKFI
M-Disiplini; Temel Felsefe
KÖYKAL PROJESİ