Canlı ve cansız varlıklar doğayı, bütünü oluşturur. Doğa ve dünya, insanın da içerisinde olduğu sistemin ayrılmaz bir parçasıdır ve kendi dengesiyle evrene hizmet etmenin en güzel örneğini oluşturur. Yaşam bir bütün ve her bir canlının nesillere aktaracağı zenginlik bütüne katkı sağlar.
Doğayı incelediğimizde her varlığın bir diğeri için yaşadığını görürüz. Aslında her varlık kendi rolünü üstlenerek doğayı ve çevresini rahatsız etmeden ekolojik dengeye, bütüne katkıda bulunur. Doğanın ayrılmaz bir parçası olduğumuzun ve her eylemimizle bir sebep-sonuç ilişkisi yarattığımızın bilinciyle hareket edersek, bütünün hayrını gözetmiş oluruz.
Bir şaman öğretisi şöyle der…
Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz..
Nehirler kendi suyunu içemez..
Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez..
Güneş kendisi için ısıtmaz.
Ay kendisi için parlamaz..
Çiçekler kendileri için kokmaz..
Toprak kendisi için doğurmaz..
Rüzgar kendisi için esmez..
Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz
Eski çağlardan süre gelen bir anlayıştı bu… Bütünlüğü anlatırdı. Özü iki cümleydi.
“Ben biz olduğumuz zaman Ben olurum.”
“Ben, ben olduğum için sen, sensin.”
Hande ERYILMAZ, 21 Ocak 2020
Bu makale “Bilinç Benimle Başlar Projesinin”
HEPİMİZ Serisinden esinlenerek kaleme alınmıştır.