Geleceği görmek insanlığın hayalidir. Sayısız düşünür, yazar, sanatçı bu hayalden etkilenmiştir. Ancak geleceği görmekten daha önemlisi günlük yaşamda geleceğin farkında olabilmek olsa gerek. Geleceği hayal etmekten çok, yaşadığımız anda geleceğin varlığı için alan açmak, farkında olmak yeterli oluyor bazen.

Bir Kızılderili Reisi olan Seattle tarafından, 1850’lerde Amerika Birleşik Devletleri Başkanına hitaben yazıldığı söylenen bir mektup vardır. “Bir Kızılderiliyim ve anlamıyorum” başlıklı bu metin şu cümlelerle başlıyor:

“Gökyüzünü, toprağın sıcaklığını nasıl satın alabilirsiniz ya da satarsınız? 

Bunu anlamak bizler için çok güç!”

Kızılderili Reisinin mektubundan bazı bölümler şöyle devam eder:

“Beyaz adam, annesi olan toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne alıp satılacak, işlenecek, yağmalanacak bir şey gözüyle bakar. Onun bu ihtirasıdır ki, toprakları çölleştirecek ve her şeyi yiyip bitirecektir! … İnsan, bir su birikintisinin etrafında toplanmış kurbağaların, ağaçlardaki kuşların ve doğanın seslerini duymadıkça, yaşamın ne değeri olur? … 

Şu gerçeği iyi biliyoruz: Toprak insana değil, insan toprağa aittir! Ve bu dünyadaki her şey, bir ailenin fertlerini birbirine bağlayan kan gibi, ortaktır ve birbirine bağlıdır. Bu nedenle de dünyanın başına gelen her felaket insanoğlunun da başına gelmiş sayılır!”

slider_gelecegi_bugune_donusturmek_01_300

Günümüzde insanoğlu ne yazık ki hemen her şeyi alınıp satılabilen veya belli bir parasal değeri olan nesneler olarak görmeye alışmış durumda. Bu maddiyatçı yaklaşım insanı bütünlük bilincinden uzaklaştırabiliyor ve çoğu zaman doğanın ve evrenin bir parçası olduğunu unutmasına neden olabiliyor. Dolayısıyla insan doğadan kopmaya başlıyor. Bu kopuş kişiyi kendine ve çevresine yabancılaşmaya iterken, zamanla yalnızlık hissini artırabiliyor ve kişinin kendisini doğanın üstünde görmesine, doğanın sahibi olduğunu zannetmesine neden olabiliyor. Bu da mevcut düzenin ve uygarlığın sürdürülebilir olmasının önündeki en büyük engel gibi görünüyor.

Bu durum insanı gerçek değerlerden uzaklaştırıp maddi hırslara ve egolarına teslim olmasına neden olabiliyor. Farkına varmadan da olsa, sürdürülebilir bir yaşam yaklaşımından uzaklaşarak kendine ve çevreye zarar verebilecek bir yaşam biçimini geçerli kılabiliyor.

Eğer kendimizin, çocuklarımızın ve torunlarımızın daha iyi bir dünyada yaşamasını istiyorsak, sorumluluklarımızı hissetmemiz ve daha güzel bir gelecek için elimizden geldiğince çaba göstermemiz gerekiyor. Bu farkındalık durumuna “gelecek bilinci” adını verebiliriz.

Belki insanların çoğu birçok evrensel değerden uzaklaşmış gibi görünüyor olabilir. Ancak güzel haber şu ki, gerek mevcut durumun sorunlarının farkında olan gerekse değişim ve dönüşümün öncelikle kendinde ve yaşam biçiminde başladığının farkında olan kişilerin sayısı gün geçtikçe artıyor.

Sevgi, saygı, hoşgörü, güven, değişim ve gelişim, özgürlük, bağımsızlık v.b. birçok evrensel değerin teneffüs edildiği, yaşandığı bir ortam, bir gelecek tüm insanlığın ortak özlemi. Bu özlemi gerçek kılmak elbette tek tek her birimizin çabalarıyla olacaktır.

Geleceğimizi düşünüp tasarlarken, her zaman yaptığımız gibi sadece “geçmişten ders alarak oluşturmak” yerine, ezberlerimizi bozarak gelecekle ilgili bir vizyon oluşturup, “geleceği bugüne dönüştürme” yaklaşımına açık olmaya ne dersiniz?

Geçmişi referans alarak geleceği oluşturmak yaklaşımı Albert Einstein’ın aptallık tarifini hatırlatıyor; “Hep aynı şeyi yapıp her seferinden farklı sonuç beklemek”. Elbette ezberlerimizi bozmadan, onlara değişim ortamı oluşturmadan, farklı sonuçları beklemek ne gerçekçi ne de anlamlı olabilir.

Evrensel değerleri benimseyen, farkındalıklı, dünyaya, doğaya ve insana bütünsel bakabilenlerin sayısı ve etkileme gücü gittikçe artmaktadır. Bu da İnsanın gerçek anlamına yakışan değişimin, dönüşümün daha hızlı olabileceği konusunda bizlerin daha ümitli olmamızı sağlıyor.

Yüksek farkındalık bulaşıcıdır, yavaş da olsa!

Halil ÖZMEN – Levent KENTER – Mayıs 2013

4,1 dakikalık okuma 5 Haziran 2015

Yorum yazabilirsiniz

Yazar hakkında: Halil ÖZMEN

Halil ÖZMEN
SEN KİMSİN BİLMECESİ (Öykü Bahçesinden)
MİRDAD'ın KİTABI (Kitap önerisi)