Sonbaharı sever misin?
Kimisi için hüzündür. İlkbaharın coşkusu ve yazın her şeyi başarma gücü, yerini sararıp düşen her bir yaprak için dökülen gözyaşına bırakmıştır. Bu hayatta senin yanında olmayı seçen, ama görevlerini tamamlayan sevdiklerin birer birer veda ederler sana. Bilirsin; bu bir yok oluş ya da sonsuz ayrılık değildir. Yine de, birlikte geçen mevsimler, güzel anlar, mutlu anılar silinmez belleğinden. Ayrı geçecek günlerin hüznüdür hissettiğin. Özdemir Asaf, şöyle demiş;
En sevdiğim mevsime geldik.
Yapraklar sararacak,
Gök gürültülü yağmurlar yağacak.
Sonbahar, hüzündür;
Hüzün ise ben demektir… (1)
Kimisine yaklaşan kışı hatırlatır sonbahar; güzellik, gençlik bitti zanneder. Un elenmiş, elek duvara asılmıştır. Beklentilerden, hırslardan arınıp, kışa girmeden geçmişin hesapları kapatılmalı, henüz elden, ayaktan düşmeden sevap biriktirilmelidir. İyilikler, yardımlar, nafile namazlar… Selahattin Altınbaş, Orhan Arıtan’ın şiirini Hüzzam makamında bestelemiş;
Ömrümüzün son demi, sonbaharıdır artık.
Maziye bir bakıver, neler neler bıraktık.
Küserek ayrılırsak, olur inan ki yazık;
Maziye bir bakıver, neler neler bıraktık. (2)
Kimisi için yeni bir mutluluktur. Güzelim renklerin solmaya başlamasını, canlı yeşil yaprakların kuruyup dökülmesini görüp, peşinden koşulan parlak mücevherlerin aslında ne kadar değersiz olduğunu anlamanın ve yaşamdaki amacın almak ve biriktirmek değil de, paylaşmak olduğunu fark etmenin verdiği, hayretle karışık mutluluk… Güneş ışığı azalmış da, mutluluk veren seratonin salgısı düşüyormuş; ne gam! Hangi hormon mutluluğun gerçek kaynağını bulmanı sağlayabilir ki? Yıldırım Gürses’in harika bestesini sen de hatırlarsın;
Düşen bir yaprak görürsen,
Beni hatırla demiştin.
Biliyorsun seni ben
Sonbaharda sevmiştim.
Her sonbahar gelişinde,
Sarı sarı yapraklarla,
Kuru dallar arasında,
Sen gelirsin aklıma.
Rüzgârla düşen yapraklar,
Daima senin hayalin.
Yine bir sonbaharda
Döneceksin sen bana. (3)
Kimisi için huzurdur. Bunaltan sıcak günlerden, onca emek, gayret ve özveriden sonra, hayata, çevreye, insanlara dingin bir bakıştır; kaygılardan, korkulardan arınmış… Teoman, “İstanbul’da Sonbahar” çok güzel diyor;
Mevsim rüzgârları
Ne zaman eserse,
O zaman hatırlarım;
Çocukluk rüyalarım,
Şeytan uçurtmalarım…
Öper beni annem yanaklarımdan
Güzel bir rüyada;
Sanki sevdiklerim
Hayattalarken hala.
Akşama doğru azalırsa yağmur,
Kız Kulesi ve Adalar…
Ah burada olsan!
Çok güzel hala İstanbul’da sonbahar. (4)
Kimisi için ayrılıktır. Yaz aşkları sona erer. Sanki bir sonraki yaz buluşmak mümkün olmayacaktır. Buluşulsa bile, duygular aynı kalır mı acaba? Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur derler. Zerrin Özer, sıcacık duyguları güzel güzel anlatırken, birden içimizi burkan dizelerle bitirmez mi “O Yaz” şarkısını?
Çocuk kalbimize dolan gamla,
Oturup ağlamıştık sessiz, çardakta.
Çaresiz erken inen akşamla,
Veda edip ağlamıştık biterken o yaz. (5)
Kimisi için umuttur. Sevgiliye, sılaya hasret biter. Elektrik direğinin tepesindeki çerden çöpten yuvasını gözyaşlarıyla bırakıp gittiğini sandığın Leylek, aslında yavrularını da büyütüp uçurmuş olmanın, zor günleri geride bırakmanın rahatlığıyla, Afrika’nın ortasındaki özgür çayırlarına kavuşmak için umutla kanat çırpar. Sevgiliye yıllar geçse de doyulamayacağını henüz bilmeyen delikanlı, okulun açılmasını, yaz boyunca göremediği genç kızı sarılıp öpme düşüyle, heyecan ve umut içinde bekler. Alpay, dillerden düşmeyen “Eylül’de Gel” şarkısında ne diyordu?
Eylül’de gel, Eylül’de okul yoluna;
Konuşmadan yürüyelim, gireyim koluna.
Görenler dönmüş, hem de mutlu diyecekler.
Ağaçlar, sevinçten başımıza konfeti gibi
Yaprak dökecekler …” (6)
Kimisi için pişmanlıktır. Hep yanlış yapılmış, hep kaybedilmiştir. Elde var sıfır! Ama kimisi için de meyve toplama zamanıdır. Sabır ve özenle büyütülmüş ve hak edilmiş meyveler… Yanlışlardan ders alınmış, eksikler giderilmiş, sisler dağılmıştır. Artık acı, ekşi tatlar yoktur dilde; meyveler sulu ve tatlıdır. Alışılmış lezzetlerin yanında, insanı uzaktaki rüya diyarlara götüren meyveler… Yani sonbahar, Seyyan Oskay’a ün kazandıran, Necdet Rüştü Efe’nin “Mazi Kalbimde Bir Yaradır” adlı ilk Türk tangosunda söylediklerinin yaşandığı türden bir mevsim değil;
Ben de gönül çektim eskiden.
Yandı hayatım bu sevgiden.
Anladım ki bir aşka bedel,
Gençliğimmiş elimden giden.
Önünde ben geldim de dize.
Yâr olmadı bu kimse bize.
En nihayet düşüp can verdim,
Gözündeki yeşil denize.
Sarmadımsa da belden, geçmedim bu emelden.
Bir hazin maceradır; onu aldılar elden.
Başkasına yâr oldu, eller bahtiyar oldu.
Gönlüm hep baştanbaşa viran bir diyar oldu.
Mazi kalbimde bir yaradır.
Bahtım saçlarımdan karadır.
Beni zaman zaman ağlatan,
İşte bu hazin hatıradır.
Ne göğsünde uyuttu beni,
Ne buseyle avuttu beni.
Geçti ardından uzun yıllar,
O kadın da unuttu beni… (7)
Kimisi için de bitmeyen aşktır. Aşkın tek renginin olmadığını fark etme zamanıdır. Yeşilin yanında sarı, turuncu, kahverengi, kızıl… Aşk olunca yaşam rengârenktir. Sertap Erener diyordu zaten;
Eskiden bambaşkaydım;
Herkes tamdı, ben yarım
Boşluklar hep dolar,
Yalnızlık benim yanım
Bir gün aşka rastladım,
Sildim, yeni başladım.
Bir omzum oldu sonunda,
Ha hay… Başımı yasladım…
Gözüm kara, kalmadı yara,
Oldum rengârenk.
Bazen her şey sararıp solar,
Biz hep rengârenk…
Ben suysam o ateş,
Ruhu var ruhuma eş.
Griler hep düşmanım,
Kırmızılar bana kardeş.
Dilinde o nağmeler;
Seviyorum demeler.
Saçlarım hep boynumda,
Ha hay… Ne güzel kareler… (8)
Kim ne derse desin, sonbahar Ankara’da güzeldir…
Nedim Birol YÜRÜTEN
Ankara, Kasım 2016-Eylül 2019
ALINTILAR:
- Asaf, Özdemir, “Sonbahar Hüzündür”, Güzelim Sözler, http://www.guzelimsozler.com/sozleri-oku/26214-en-sevdigim-mevsime-geldik-yapraklar-sararacak-gok-gurultulu-yagmurlar-yagacak-sonbahar-huzundur-huz.html
- Arıtan, Orhan, “Ömrümüzün Son Demi Son Baharıdır Artık”, “Bir Hakimin Hatıraları”, Arıtan Yayınevi, 1998
- Gürses, Yıldırım, “Sonbahar Rüzgarları”, Sahibinin Sesi, 1969
- Yakupoğlu, Fazlı Teoman, “İstanbul’da Sonbahar”, “Gönül Çelen”, NR1 Müzik, 2001
- Özer, Zerrin, “O Yaz”, “Sevmek İmkansız”, Uzelli, 1980 (Beste: Bora Ayanoğlu, Düzenleme: Esin Engin, Garo Mafyan)
- Nazikoğlu, Alpay, “Eylülde Gel”, “Hayalimdeki Resim”, Ada Müzik, 1987 (Söz: Fecri Ebcioğlu, Beste: Marc Aryan)
- Efe (Tara?), Necdet Rüştü, “Mazi Kalbimde Yaradır”, 1932 (Beste: Necip Celal Andel)
- Erener, Sertap, “Rengârenk”, Doğan Müzik, 2010, (Söz: Nil Karaibrahimgil, Beste: Allah-Rakka Rahman)
Bir Yorum
Yorum yazabilirsiniz
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.
Emeğinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş Eylül gibi bir yazı…